Selamünaleyküm ve rahmetullahi ve berakatuhu Ehli Sünnet Vel Cemaat Allah'ın arşa istiva ettiğine ve bunun keyfiyetinin sorulmayacağına inanmaktadır.

Ehli Sünne, Allah subhanehu veteala'nın yaratıklarından ayrı, yarattıklarının dışında ve yarattıklarına benzetilemeyecek olduğuna inandıkları gibi, O'nun yedi kat semanın üstünde arşa istiva ettiğine ve ilminin her şeyi kuşattığına, kudretiyle ve ilmiyle her yerde olduğuna yüce kitabındaki yedi ayetle ve rasulü olan Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin sünnetinde kendisi hakkında verilen haberlere uygun olarak keyfiyeti üzerinde yorum yapmaksızın inanırlar.

Tarih boyunca felsefeyle uğraşan kavimler olan Hindistan ve ya Roma medeniyetleri gibi medeniyetler fetih edildikten sonra, Ehli Sünnet'in, Allah'ın arşta olmasıyla ilgili naslardaki bakışlarını kurcalamaya ve bu naslar hakkında kendi fasit felsefi yaklaşımlarını Ehli Sünnet'e sokuşturmaya çalıştılar. Ehli Sünnetin Allah'ın sıfatlarını olduğu gibi inanması inancını Allah'a mekan ve ya cisim izafesi olarak adlandırıp felsefi bir yaklaşımla Allah'ın bu hususlardaki ayetlerini tevil yoluyla tahrif ettiler. Bunun neticesinde bazı Ehli Sünnet alimleri de bu tuzağa düşüp bunlara cevap vereceğim diye Allah'ın bu naslarına inanmakla beraber tevil yoluna gittiler. İşte bu gibi felsefi düşüncedeki kişilere tarihte genelde kelamcı denmektedir.

Kelamcıların yaptıkları en büyük hata onların Allah'ın bu hususlardaki, zaatıyla ve sıfatlarıyla alakalı ayetleri illa bir cisme izafe olarak görmeleriydi. Hal bu bu ayetlere olduğu gibi inanmak demek; bu ayetleri tevil etmeden, bu ayetleri tahrif etmeden, bu ayetleri kurcalamadan Allah'ı da bir cisme ve ya mekana izafe etmeden olduğu gibi, geldiği gibi inanmak ve sorgulamamaktı. Allah subhanehu veteala'nın hiç bir şeye benzemediğini ve hiç bir kısıtlamanın ona yakıştırılamayacağını söylemekle beraber. Allah'tan ve Rasulü Muhammed sallalahu aleyhi vesellem'den gelen bu konudaki naslara olduğu gibi, Allah ve Muhammed s.a.v. bu naslarla ne kastediyorsa onu kastederek almak ve üzerinde tartışmamak, üzerine gitmemek ve kurcalamamak gerekir.

“Ben göklerdekilerin emini olmama rağmen siz bana güvenmiyor musunuz?” (Buhari).

Sahabe: Ey Allah'ın rasulü dedim benim bir cariyem var ve benim çobanlığımı yapıyor. Bir gün gittim baktım ki kurt benim koyunlarımdan birini almış kaçmış. Ben de insanım ey Allah'ın rasulü; öfkelendim, üzüldüm cariyeye bir tane tokat attım. Fakat bu şu an bana çok ağır geliyor. Müslüman olursa Allah'ın Rasulü, ben onu azad edeyim.

Allah Rasulü: Hayır o cariyeyi bana getir.


Cariye peyagmber a.v.'ın yanına geldiğinde, Allahh rasulü ona şunu soruyor: Ey cariye Allah nerededir?.

Criye: Allah semadadır.

Rasulullah: Peki ben kimim?.

Criye: Sen de Allah'ın Rasulüsün.

Rasulullah bu cevaptan sonra sahbeye: "Onu azad et çünkü o mümindir." diyor.

[Müslim, Mesâcid 33, (537); Muvatta, Itk 8, (2, 776); Nesâî, Sehv 20 (3, 18); Ebu Dâvud, Eymân 19 (3282)].

“ İmam'ı Malik söyle dedi : Allah’u Azze ve Celle semadadır, ilmi her yerdedir.
[Ebu Davud Mesail: 263 - Abdullah er-Reddu Ale'l Cehmiyye 5 ve Acurri Şeria 289 da rivayet etmislerdir.]

“Allah, gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattı, sonra da arşa istiva etti.” (32/Secde, 4)

“Gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra da arşa istiva eden O’dur.” (57/Hadîd, 4)

“Şüphesiz ki sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah’tır.” (7/Araf, 54)

“Şüphesiz sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istiva eden, işleri yöneten/çekip çeviren Allah’tır.” (10/Yûnus, 3)

“Sonra arşa istiva etti.”(13/Ra'd, 2)

“Er-Rahmân arşa istiva etti.” (20/Tâhâ, 5)

(O Allah) ki gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yaratan, sonra arşa istiva edendir. (O,) Rahmân’dır. O’nu bilene sor.” (25/Furkân, 59)

“Gökte olan (Allah)’ın sizi yere geçirmeyeceğinden emin mi oldunuz? O zaman onun aniden sarsıldığını (görürsünüz). Gökte olan (Allah)’ın üzerinize taş yağdıran bir kasırga göndermesinden emin mi oldunuz?” (67/Mülk, 16-17)

“Kim izzet arıyorsa hiç şüphesiz, izzetin tamamı Allah’a aittir. Güzel söz O’na yükselir. (Güzel sözü) salih amel yükseltir.” (35/Fâtır, 10)

“Üstlerinde (zatı ve sıfatlarıyla en yüce olan) Rablerinden korkarlar.” (16/Nahl, 50)

BAĞLANTILAR

Kerem Önder'e Cevap! : [ Ссылка ]

Önce Tevhid: [ Ссылка ]

Önce Tevhid yedek: [ Ссылка ]

Önce Tevhid resmi İnstagram: [ Ссылка ]

Önce Tevhid resmi Twitter: [ Ссылка ]

Davetin büyük kitlelere ulaşması için beğenip yorum yapmayı ve paylaşmayı unutmayın.
Dualarınızı eksik etmeyin.

Kendilerine Kitap’tan pay (ilim) verilen kimseleri görmedin mi? Onlar cibte ve tağuta iman ediyorlar ve kâfirler için: “Bunlar, müminlerden daha doğru bir yol üzeredir.” diyorlar. (4/Nîsa, 51)

свернуть