ALİ RAMİTENİ HAZRETLERİ Anlatıcı---Altın silsilenin on üçüncü halkası olan ve ‘Azizan’ lakabıyla anılan Ali Ramiteni, Buhara yakınlarındaki Ramitan’da doğdu. Mahmud Fağnevi’nin 2. Halifesi ve Hacegân yolunu Şah-ı Nakşibend hazretlerine taşıyan kolbaşıdır. Ramiten’de zahiri ilimleri devrin ulemasından tahsil eden ve Mahmud Fağnevi’nin uzun süre hizmetinde bulunan Ramiteni, geçimini dokumacılıkla kazanırdı. Mevlanâ Celâleddin-i Rûmi bir şiirinde bundan şöyle bahseder:Eğer hal, sözden üstün olmasaydı Buhara’nın uluları bir dokumacıya köle olur muydu? Gerçekten de yörenin bütün âlimleri Ali Ramiteni’nin etkisi ve cezbesi altında kalmışlardır. Ahmed Yesevi soyundan Seyyid Ata, Mahmud Fağnevi’den sonra gelip ona teslim olanlardır. Şeyh Rükneddin Semnani de Ramiteni ile haberleşip mektuplaşanlardır.
Anlatıcı--- Dünyalığın her türlüsüne iltifat etmeyip fakirliği dünya nimetlerine tercih eden A.Ramiteni, halkın avam tabakasıyla ülfet ederdi. Meleküt âleminde Şah-ı Nakşibendiyi keşfedip zuhur edeceğini önceden haber vermişti.
Buhara’daki dergâhında irşad ile meşgul iken aldığı manevi bir işaret üzerine bir gün kalkıp Harezm şehrine hicret eder. Harezm şehrinin kapısına varan Ali Ramiteni, iki dervişini şaha gönderir ve şehirde ikamet etmek üzere ferman ister.
Muhafız---Sultanım, kapınıza iki tane adam geldi. Bunları bir dokumacı göndermiş. Şehrin kapısında bekliyormuş. Siz izin verirseniz girecek, aksi halde geri dönecekmiş.
Şah---(Kahkaha atarak) Bak sen şu dokumacının yaptığına. Peki, ne yapalım, tabi izin verelim bu adama.
Muhafız---(Sıkılarak) Sultanım yalnız bu dokumacı izni yazılı ve mühürlü istiyormuş.
Şah---Aman Allah’ım! Daha neler. Neyse bugün keyfim yerinde, kaçırmayayım. Dokumacıya izni nasıl istiyorsa öyle verelim.
Muhafız--- Emredersiniz Sultanım.
Anlatıcı--- Bu fermanın ardından Şeyh Ramiteni, Harezm şehrine yerleşir. Her sabah şehrin amele çarşısına dervişleriyle birlikte gider ve onlarla şöyle anlaşır: Sizinle bir anlaşma yapıyoruz. Buna göre sizin işiniz hemen abdest alıp ikindi vaktine kadar burada bizim sohbetimizde bulunmak. Giderken de ücretimizi almak’’
İşçiler bu teklifi büyük bir memnuniyetle kabul ederler. Sohbete giren bir daha ayrılamamakta, Ramiteni’nin etrafında büyük kalabalık her geçen gün biraz daha artmaktadır.Şeyh Ramiteni’nin etrafındaki bu kalabalık çok geçmeden saraydaki devlet adamlarının dikkatini çeker ve Şeyh, Şah’a şikâyet edilir.
Muhafız---(Yağ çekerek) Sultanım ‘’Eğer böyle giderse bu şeyh yakında şah olur ve saltanatı ele alır’’ diyorlar.Şah--- Nee, delirmiş mi bu adamlar? Derhal gidip o şeyhe söyleyin bu akşama kadar pılını pırtısını toplayıp şehri terketsin. Aksi halde ben yapacağımı bilirim.
Muhafız--- Başüstüne efendim! Hemen şimdi fermanınızı götürüyorum.
Muhafız---Sizin fermanınızı iletmek için gittiğimde bana bir ferman gösterdiler. Fermanda sizin mührünüz var, şeyhe oturma müsaadenizi vermişsiniz.
Şah---Olur şey değil. Bakayım şuna…(Kâğıt sesi)
Şah---Evet bu mühür bana ait.
Muhafız---Şeyh diyormuş ki ‘’Şah fermanını geri almadan biz buradan çıkmayız’’ yazılı ferman istiyorlar yani.
Şah---(Düşünceli bir sesle) Allah, Allah, gördün mü başımıza geleni……? (Ani bir kararla) Çabuk atımı eyerleyin. Şu şeyhi merak ettim. Gidip bir görelim bakalım.
Muhafız---(Kapı sesi) Açın, açın çabuk, şahımız geliyor, açın çabuk…..
1.Derviş--- Ah yine mi siz, buyurun…..!
Muhafız--- Şeyhinize haber verin. Sultanımız geliyor.
Şah---Bu fermanı ne zaman verdim ben sana?
A.Ramiteni--- Bir sene kadar önce kapına bir dokumacı geldi de onun için yazılı ferman vermedin mi?
Şah---O dokumacı sen misin?
A.Ramiteni---Evet, benim!
Şah--- Hem dokumacı, hem şeyh nasıl oluyor bu iş böyle
A.Ramitani---Şeyhler gökte uçan efsanevi yaratıklar değil ki. Biz de alın terimizle helal lokma kazanmanın peşindeyiz.
Şah---(Düşünceli bir sesle) Demek öyle… Peki, ben sana birkaç soru sorayım o zaman. Bakalım bu kadar adamı etrafına nasıl topladın? (Bir an düşünerek) İman nedir, iman……? İmanı nasıl tarif edersin?
A.Rameteni---İman, özleyip ulaşamamaktır.
Şah--- Bak sen…..! Çok iman tarifi duydum ama böylesini ilk kez duyuyorum…… Peki, verâ nedir?
A.Ramiteni--- İki yerde dikkatli olmaktır. Ağza giren lokmada, ağızdan çıkan lafda…..
Şah--- (Şaşırmış bir halde) Subhanallah… Hikmetli sözler söylüyorsun sen. Ya Hallâc-ı Mansur…! Onun durumu nedir sizin nazarınızda…?
A.Ramiteni---Eğer Hallâc-ı Mansur, pirimiz Abdulhâlık Gücdüvani döneminde yaşasa veyahut ta Hallac’ın döneminde Gücdüvani’nin halifelerinden birisi bulunsa Hallâc darağacına çekilmez, terbiye edilirdi. Hatta bulunduğu makamdan ileri geçirilirdi.
Şah--- Ava giden avlanırmış. Öyle şeyler söylediniz ki kalbim yumuşadı, ferahladı, kendine geldi. Biz sizi bu şehirden çıkarmak için gelmiştik buraya. Siz bizi buna rağmen kalbinize kabul eder misiniz? Anlatıcı---Müridlerine hiçbir halde amellerine güvenmemeyi tavsiye eden Ali Ramiteni, hicri 700 yılında Harezm şehrinde vefat eder.
Ali Ramiteni Hazretleri Altın Silsile
Теги
Altın silsilenin on üçüncü halkasıAzizanAli RamiteniRamitenMahmud FağneviHacegân yoluŞah-ı Nakşibend hazretleridokumacılıkMevlanâ Celâleddin-i RûmiAhmed Yesevi soyundan Seyyid AtaŞeyh Rükneddin SemnaniHızır AleyhisselamGizli zikiraçık zikirMeleküt âlemiŞah-ı NakşibendiHarezmfermanŞeyh RamiteniŞahsaltanatSultanİmanverâHikmetli sözlerHallâc-ı MansurAbdulhâlık GücdüvaniMürşidmürid