Bu hikaye on binlerce erkeğin aşık olduğu,kadınların en çok kıskandığı, mas mavi gözleri,platin sarı saçları , ve kadifemsi sesiyle evlerimize güneş gibi doğan bir istanbul hanımefendisinin öyküsü...
Cüneyt arkın ayaklarımı yıka dediğinde,ediz hun tatlı numaralarıyla kalbini çalmya çalıştığında,tarık akan ilanı aşk ettiğinde,ya da ayhan ışık ona yüz çevirdiğinde bile yüzünde hep o masumiyet vardı. Mavi Boncuk, ben bu dertten ölürsem, rüyalar gerçek olsa, olmaz böyle şey… Hangi birini sayarsak sayalım hepsi ayrı tat içerİyor.Arap prensinin peşinden koştuğu güzelin, O dönemin en önemli starı Ajda Pekkanın kıskandığı kadının, Kocasının koyduğu ambargo yüzünden tarık akanla öpüşüyormuş gibi yapan film starının, Güzelliğini şimdilerde 3 liraya aldığımız lüx marka sabunlarına borçlu olan sarışının,Kendini güldüren erkeklerden hoşlandığı için kocası tarafından metin Akpınar ve şener şen gibi isimlerle görüşmesi yasaklanan oyuncunun, , kendisine 500 milyonluk yat ve 40 milyonluk otomobil hediye ettiği için işte sadece böyle adamlar sevilir diyen ,Tarık akan aşkı yüzünden 3. kocasıyla arası açılan sonra boşanmamın sebebi tarık akan değildir diye bir eşin, Birleşik arap emirlikleri devlet başkanı şeyh zayed ile evleneceği haberleri çıkınca alakası yok ben ot gibi yaşıyorum diyip cesurca konuşan bir çapkının,Emel Sayının sahne aldığı gazinoda birinci kocası ismet kasapoğlu dayak yiyince birdaha bu gazinoda çalışmam diyip posta koyan bir aşığın, Kenan evren emel sayın modası bitti gülben ergen modası başladı diyince kenan evrene köpürüp kenan evren gülben ergenle aşk yaşıyordmuş diyecek kadar cesur bir yüreğin, Çocuğu olmadığı için evlatlık almak isteyen ama evli olmadığı için devlet baba bana çocuk vermedi diye isyan eden çocuk seven bir annenin, kısacası sansasyonel olaylarıyla, o güzel ses tonuyla güzel gülüşüyle milyonların gönlüne taht kurabilmeyi başarmış kadın olan emel sayının hikayesi bu...Emel, 20 Kasım 1945’te, Sivas'ta 4 çocuğun en büyüğü olarak doğdu. Sayın ailesi, 1926’da Türkiye’ye gelen muhacir bir aileydi; Makedon kökenliydiler. 4 kız çocukları oldu. En büyüklerine Emel adını vermişlerdi. Bir gün bu ülkenin en özel isimlerinden biri olacağından habersiz, gülümsüyorlardı güzel bebeklerine. Emel, okul yaşı geldiğinde, anneannesinin yanında Kayseri’deydi. İlkokula burada, Kayseri Cumhuriyet İlkokulu’nda başladı. Ortaokul zamanında da Konya’ya yerleşmiş olan ailesinin yanına gitti; ortaokulu burada okudu. Hatta burada köylerde mayıs toplayarak ailesine yardım ediyordu yani hayvan dışkısından elde edilen gübre...Sonra ailecek İstanbul, Üsküdar’a taşındılar. Burada Emel’i müzik dolu, yepyeni bir hayat bekliyordu… Edirne, Uzunköprü’de, Gazi Turhan Bey Ortaokulunu tamamladıktan sonra, Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi’nden mezun oldu.
Emel, sesinin duruluğunun, güzelliğinin çok erken yaşta farkına varmıştı. İlkokul sıralarında yapılan şarkı yarışmalarının birincisi hiç değişmiyordu. Şarkı söylemek küçük Emel’in kalbinde, kocaman bir tutku oluvermişti. Küçük kalbinin hayalleri ne kadardı bilinmez, ama çok daha fazlasına ulaşacaktı… Gerçekten de yetenekli bir kız çocuğuydu Emel. Sesiyle dikkat çekmemesi imkansızdı. Ailesinin de dikkatinden kaçmadı elbet. Arif Sami Toker’den müzik dersleri almaya başladığından 13’ündeydi. Yıllar sonra Toker’in yetiştirdiği en ünlü ve yetenekli sanatçı olarak kabul edilecekti. Daha sonra Münir Nurettin Selçuk’tan ders almaya başladığında, şans da bulaşacaktı hayatına. Liseden mezun olmuş Yaşı da artık genç kızlığı bulmuştu. . Ardından üç yıl boyunca İstanbul Belediyesi Konservatuvarı, Beşiktaş Şan Bölümü’nde eğitim aldı. Onun gibi ünlü olacak, ismini duyuracak arkadaşları da oldu elbet. Muhittin Sadak’tan solfej derslerini alırken, ders arkadaşları Erkin Koray ve Mine Mater’di. Aldığı eğitimler, öğretmenleri, dostlukları, müzik hayatının içinde her yerdeydi… Bu sırada Hürriyet Haber Ajansı bir müzik yarışması açtı. Emel, bu yarışmaya Münir Nurettin Selçuk’un klasik bir eseri ile katıldı. Emel, bu yarışmadan “Ses Kraliçesi” olarak ayrıldı. Gönül Yazar’ın ilk eşi Necdet Yazar’ın Ankara Gençlik Parkı’ndaki gazinosunda ilk kez sahneye çıktığında 17’sinde güzeller güzeli bir Emel Sayın vardı sahnede. Müzik, belli ki başını döndürürken onun dimdik durmasını da sağlıyordu… Ailecek içinde bulundukları ekonomik şartlar sebebiyle Ankara’ya göçmüşlerdi. Emel, 1963’te, sınavla Ankara Radyosu’na solist olarak girdi. Burada yaklaşık 7 yıl çalıştı. Artık iyiden iyiye seyirci karşısında tecrübe kazanmıştı. Oldukça başarılıydı, beğeni kazanmıştı. #EmelSayın #TarıkAkan #Yeşilçam

свернуть