o doğduğunda yıl 195ydi. istanbulun fatih semtinde mehmet-nebiye çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi.. selanik göçmeni olan babası mehmet bey mahalle berberiydi.ordulu olan annesi nebiye hanımsa ev hanımıydı. bir de ablası vardı. maddi olarak zor bir çocukluk geçirdi. çok yokluk görmüştü. o günleri önce vatandan fatma çelike şöyle anlatmıştı: ben vasat bir ailenin ikinci çocuğuyum. bayramda babam bize ayakkabı aldığında ablamla birbirimize sarılıp ağlardık. hurda bir bisiklete binerken gözleri yaşaran, doğru dürüst kıyafeti olmayan bir çocuktum. hepimiz aynı odada yatardık. çok yokluk çekerek büyüdüm ama sevgi ile büyüdüm. ben annemin bize teneke sobalarda kestane mısır patlattığını bilirim.
tüm bu zorlukların arasında çok da çalışkan bir öğrenciydi. hafız derlerdi ona.babası onu önce haydarpaşa lisesine yatılı olaral verdi. ancak 1 yıl sonra parasızlıktan almak zorunda kaldı. vefa lisesinden mezun oldu. doğru düzgün kendine ait kıyafeti bile olmamıştı.babası mehmet bey müziğe çok meraklıydı. 60 kuruşa bir keman alıp sonra konservatuara gitmiş biriydi. oğlunu da bu alana yönelterek ona çok büyük bir iyilik yapmış tüm hayatını şekillendirmişti. mehmet bey ersen’e önce küçük bir mandolin daha sonra da ikinci el bir gitar aldı. hem yetenekli hem de çok ilgiliydi müzik konusunda. babası onu balatta rum asıllı müzik hocası koço mihadolise götürdü ve gitar dersleri almaya başladı. içinden şarkı söylemek de geliyordu. kendince söylüyordu da. bu işlerden para da kazanmaya başladı zamanla. yaz tatillerinde çalışıyordu. postadans seral cumalıya verdiği röportajda şöyle anlatmıştı o günleri: yaz tatillerinde düğün salonlarında, barlarda, pavyonlarda yetiştim. çok küçüktüm, babam yaşındakilerle hem çalıyor, hem şarkı söylüyordum. ‘küçük şarkıcı’ydım. o zaman gazinolar yok, beyoğlu’nun vagon-blö’sü, çin pavyonu’na aileler de giderdi. bir müzisyen abimiz o dönem gözde olan çin pavyonu’nun orkestrasına beni aldı. 15-16 yaşındayım. yaşımı büyütüp sahneye çıkabildim.
müzikten hiç kopmayan dinleten gitarın yanı sıra klasik keman dersleri de aldı. hatta bununla da yetinmedi. devlet opera sanatçısı ermeni şan hocası jiragor çorkcıyandan şan dersleri aldı. sürekli kendini geliştiriyordu. şerif yüzbaşıoğlunun orkestrasının ünlü davulcusu salim ağırbaşı fatihten tanıyorlardı. babası oğlunun hayatına bir kez daha dokundu ve ersen’i dinlemelerini rica etti. onlar da gelip gizlice ersen’i dinlediler. sonrasında olanları postaya verdiği röportajda şöyle anlatmıştı usta sanatçı: hilton’da ‘5 çayları’ yaparlardı, oraya çağırdılar. orkestrada rahmetli ayla dikmen, salim dündar çalışmış. “askerliğini yap gel, solistimiz ol” dediler. yaşımı büyütmüştüm zaten, askere gittiğimde gerçek yaşım 17 idi. dönüşte 50 lira yevmiye ile şerif yüzbaşıoğlu orkestrası’ndaydım, o parayı görünce sevinçten ağladım.
bir buçuk yıl kadar bu orkestrada çalıştıktan sonra salim ağırbaş kendi orkestrasını kurunca ersen de ona geçti. salim ağırbaş türkiye’nin en büyük davulcusuydu. bu orkestrayla izmirde numune pavyonda çalışmaya başladılar. yeteneğiyle sürekli dikkatleri üzerine topluyordu. namı cem karacaya kadar ulaştı. karacanın altın mikrofonda ikinci olduğu dönemlerdi. izmir fuarına gelmişti. karacaya ersenden bahsettiler. moğollar cahit berkay cem karaca da bu genç yeteneği merak etti ve onu dinlemek için pavyona gittilar. şans bu ya o günlerde moğolların solisti gruptan ayrılmıştı. cem karaca ersen’i o kadar beğenmişti ki erseni moğollara almalarını önerdi. moğollar’dan aziz azmet’in ayrıldığı dönemlerde cem karaca, "sizin moğollar’a solist olabilecek müzisyen burada var" diyerek erseni işaret etti. moğollar "garip babam" adlı 45’lik yapıyorlardı o da onlara katıldım.
bu şekilde ersen dinleten’in önlenemez yükselişi de başlamış oldu. birlikte birkaç albüm çıakrıktan sonra moğollardan ayrıldı ve kısa bir süre tek başına çalıştı. bu süreçte üç hürelden birlikte bir albüm çıkarması için teklif aldı.. dertli kaval beni hor görme kardeşimi üç hürelle birlikte çıkartılar. kendisini dinlemeye gelen seyhan karabay ve kardaşlar erseni orkestraya almak istediler. böylelikle ersen ve kardaşalr doğmuş oldu. işin ilginç yanı moğollardaki ersen kardaşlara geçmiş kardaşlardaki cem karaca moğollara transfer olmuştı.zirveye çıkmasına çok az kalmıştı. kardaşlar grubundan ayrıldıktan kardaşlar adını kullanmasına izin vermediler. sonra ona asıl tanınırlığı getiren ersen ve dadaşlar grubu doğdu. kuzeyin kardaşları varsa doğunun dadaşları var' diyerek, 'ersen ve dadaşlar' grubunu kuran dinleten, marjinal giyim tarzıyla da o yıllarda anadolu'nun asi çocuğu olarak biliniyordu. bir zaman sonra fehiman uğurdemirin isteği üzerine ersen ve dadaşlardaki ve yi kaldırdılar böylece grubun adı ersen dadaşlar oldu
#ErsenDadaşlar #ErsenDinleten #ErsenveDadaşlar
