İslamiyet’in ilk dönem sûfîlerinin söylemindeki Ene’l-Hak ve Lâ Mekân” “Tecellî ”, “Vahdâniyyet”, “Tecrîd -Tefrîd ” ve “Fenafillah” gibi soyut kavramları genelde İslâm Metafiziği, özelde Türk Metafiziğini “Varlığın Birliği Öğretisi” bağlamında (ontoloji) temellendirip, sade bir dil ile sunup (epistemoloji) ve buna uygun bir hayat sürerek bu “değerleri”nin (aksiyoloji) geniş kabul görmesini Ahmed Yesevî sağlamıştır.
Yesevî’nin ontoloji tasavvuruna dikkat ettiğimiz zaman onun İbn Arabî’den çok önceleri Vahdâniyyet, tecellî kavramlarıyla “Varlığın Birliği” öğretisini temellendirdiğini görebiliriz. Yûnus Emre’de belagat/şiir yöntemini kullanarak deyişleriyle Türk Metafiziğinin temel unsurlarını Anadolu’da anlatmıştır.
Bu sunumda mutasavvıf şair düşünür olarak Yûnus Emre’nin deyişlerinde (ilâhî -devriye-şathiye) Varlığın Birliği öğretisi açısından felsefî açıklamasına odaklanacağız. Bunu denemek için öncelikle onun bâtinî-ibâhî , Kalenderî-Haydari veya ümmî bir şeyh olduğu iddiaları müzakere edeceğiz. Böylece Hak tecellî sini şiir dilinden söyleyen Yûnus’un benliğini "bilmek”ten geçip, 'Bir'liğe ulaşmış, devrini daim kılan şiirlerinin felsefî tahliline bir giriş yapacağız.
![](https://i.ytimg.com/vi/EAI88VHAyCc/maxresdefault.jpg)