Hasan YAKUT ( Ağrı Yolluyazı köyünden )
Muhammet Fettah oğlu, 1938 doğumlu Hasan Yakut, kayınpederi Mihti oğlu Hacı Merali Cengiz'den duyduğu ve Merali Cengiz'in bizzat tanık olduğu Ermenilerin Ağrı merkez Yolluyazı (Dambat)Köyündeki katliamlarını anlatıyor;
"1914 ya da 1915 yıllarının sonbaharı idi. Ermeniler bölgede çok büyük katliam ve vahşetler yapıyorlardı. Biz köy halkı olarak bu durumdan korkuyor ve köy içinde fazla kalmıyorduk. Genelde tepelerde ve mağaralarda saklanıyorduk.
Bir gün korkulan oldu ve Ermeniler köyümüze geldiler. Korkup kaçanlar oldu ama kaçamayanlar Ermeniler tarafından esir alındılar. Ben tepelere kaçamamış ve esir düşmüştüm. Hepimizi (kaçmayanları) Ermeniler esir alıp, bizim evin önünde topladılar. Bize burada hakaretler ettikten sonra kadın, erkek ve çocuk olmak üzere gruplara ayırdılar. Bir kısmımızı bir mereğe (samanlık) diğer kalanları ise köyümüz halkından Koli oğlu Ağa'nın evinin bir odasına doldurduktan sonra bizleri dövmeye ve işkence yapmaya başladılar. Kadın ve çocukları ayrı erkekleri de ayrı yerlere bırakılmışlardı. Kadınlara tecavüz ediyor, karşı gelenlerin burunlarını, kulaklarını kesiyor, ellerini, ayaklarını kırıyorlardı. Halam Güllü çok güzel bir kadındı ve çirkin görünmek için yüzüne toprak sürmüştü ama buna rağmen halamı zorla götürmek istediler. Halam elleriyle direği tutarak direnmeye çalıştı. Bunun üzerine Ermeniler halamın saçlarından tutarak kılıç ile direği tutan ellerini keserek yerde sürükleyip götürdüler. Ben ağlıyordum, erkeklerin bulunduğu yerden de silah sesleri ve çığlıklar geliyordu., burada yapılan işkence ve zulüm orada da yapılıyordu. Bizim bulunduğumuz yerdeki kadınlara tecavüz ettikten sonra dövüyor, bazı uzuvlarını kestikten sonra kafalarına kurşun sıkıyorlardı, kafalarından kurşunlananların beyinleri duvarlara sıçrıyor, ben ve tüm çocuklar ile kadınlar bu vahşet karşısında çaresizlik içinde korku ve dehşetle ağlıyorduk.
Yavaş yavaş karanlık çökmeye başlamıştı. Kapı açıktı birden birkaç yaşıtım çocuk ile birlikte aniden karar vererek can havli ile dışarı fırlayıp kaçmaya başladık. Ermeniler arkamızdan ateş etmeye başladılar, arkadaşlarım öldü, ben ise ayağımdan yaralandım, yerde sürünerek kuytu bir köşeye saklandım. Ermeniler gelip beni görmeden dönüp gittiler. Onlar gittikten sonra sürünerek kalktım ve köyün ilersindeki mağaralara gittim. Köyden feryatlar ve silah sesleri geliyordu. Daha önceden de kaçanlar olmuştu, Ermenilerin yaptıkları aklıma geldikçe korkudan titriyordum. Yaptıkları işkenceler yetmezmiş gibi insanları kurşunladıktan sonra sağ kalanları da süngü ile delik deşik ederek, karınlarını yarıp öldürüyorlardı.
Bir süre sonra köyden dumanlar yükselmeye başladı, oda ve merek içine doldurdukları insanları yakmışlardı. Yaklaşık 70 kişi öldürülmüştü. Milis kuvvetlerinin geldiğini duyan Ermeniler, tüm hayvanlarımızı ve yiyeceklerimizi aralar gitmişlerdi. Milis kuvvetleri beni saklandığım mağaradan kurtardılar, daha sonra katliamdan önce kaçan ve Aladağ bölgesindeki köylere sığınan amcalarım ve iki halam geldiler, annem, babam, akrabalarım ve tüm köylüler Ermeniler tarafından öldürülmüşlerdi.
O an için köy içinde olup ta Ermenilere esir düşenlerin içinden bir tek ben kurtulmuştum.
Sonradan kaçan akrabalarım ve diğer köylüler ile birlikte tekrar köyümüze yerleşerek katliamda öldürülenlerin cesetlerini ve yakılanların kemiklerini kadın, çocuk ve erkek olmak üzere ayrı ayrı kuyulara toplu olarak gömdük.
Ещё видео!