Mehmet Altuğ Ersoy ve Nimet Olcar felsefi danışmanlık ve etimoloji dünyasından bir bakışla sözcükleri konuşuyor.
Minnettarlık, birinden gördüğü iyiliğe karşı kendini borçlu saymak,
gönül borçluluğu. ''Bir iyilik dolayısıyla minnettar olmak, başkasının bu
iyiliği yaparken bütünüyle özgür olduğunu kabul
etmektir." der Jean-Paul Sartre. Minnettarlık duyduğumuzda uzun vadede hissettiğimiz mutluluk, bir yandan kan basıncımızı düzenlerken aynı zamanda bağışıklık sistemimizi de güçlendiriyor. Yapmanız gereken tek şey sevgiyi hissetmek! Minnettar olabilmek için eşyayı manevi olarak önemsemeyi de becerebilmek gerekiyor. Eşyanın kendisinden çok hayatımızdaki manevi değeri bize daha minnettar hissettirir. Mesela aldığınız bir televizyon, elbise veya takımın hayatınıza ne gibi değer içeren
katkıları olduğunu düşünün. Başka bir yöntem de şu; hayatınızdaki lütufları fark edin, şükretmek de minneti artırır. Yine yapabileceğiniz başka bir şey de sevginizi göstermek olacaktır. Minnet duygusu denklemin bir tarafını oluştururken, diğer tarafını ise bunu insanlara belli etmek
oluşturmakta. Yani minnetinizi göstermek. Takdir ettiğiniz şeylerle ilgili olarak insanlara anında geribildirim vermekten çekinmeyin. Bu hem
ilişkinizi kuvvetlendiriçek hem de karşı tarafın o gün daha iyi
hissetmesini sağlayacaktır. Bunu yaparken olabildiğince detay da paylaşın.
Dikkatinizi minnettarlığa yöneltmek zihninizin sanki bir ödül almış
gibi tatmin hissine erişmesine neden olur. Minnettarlık içten doğan ve zoraki olmayan bir gönül borcu şeklinde gösterir kendini. Gönül borcu da birinin yaptığı iyilikten memnuniyet duyma durumudur, o yüzden ödenen bedelle hizmet arasında bire birlik aranmamalıdır. Zaten hizmetten sağlanan fayda kişiye göre değişmesine rağmen uzun bir zaman zarfında hedefe varacaktır.
Fakat minnettarlık kimi zaman hiç de öyle anlatıldığı gibi romantik ve gerekli değildir. Birinde minnet duygusu yaratmak aksine, buyurucu ve
tahakküm edici bir davranıştır. yardımınızın karşılığında karşınızdakini ezik, mecbur ve çaresiz hissettirmektir. Minnet duygusu oluşturmayı genellikle anne babalar, çocuklarına yapar. Böyle ebeveynler sürekli ne zorluklarla sizi büyüttüklerinden ya da kendi çocukluklarında veya
evliliklerinde ne sıkıntılar çektiklerinden dem vururlar. Oysa bir hastanız için kan vermeye gittiğinizde o tanımadığınız ama yüreği kocaman insanlara duyduğunuz histir asıl minnettarlık.
Kimi kez de kişiyi bağımlı kılar. onu bireysel isteklerinden alı koyar.
Bu yüzden özgürlüğe karşıt bir kavram olarak da alınabilir.
Dünyada taşınması en zor olan yüklerden biri olarak da tanımlanır minnettarlık, ezer. Bir sıkıntıdan başka biri sayesinde kurtulmuş olma
düşüncesi, becerememiş olmak , sorununu kendi başına
halledememiş olmak, belki de kendini borçlu hissetmektir. Öte yandan minnet, duyguların ve tepkilerin objektifliğini sarsar. Çünkü bir nevi borçlu hissetme durumudur. Ömer Hayyam şöyle der:
Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.
Keyifli izlemeler
#mehmetaltugersoy #felsefe #nimetolcar
Bu söyleşilerimizi de izleyebilirsiniz:
Merhaba
[ Ссылка ]...
Ritim
[ Ссылка ]...
Odak
[ Ссылка ]...
Başarı
[ Ссылка ]...
Endişe
[ Ссылка ]...
Sorumluluk
[ Ссылка ]...
Gücenmek
[ Ссылка ]...
Diğerkamlık
[ Ссылка ]...
Hoşgörü
[ Ссылка ]...
İnstagram
@mehmetaltugersoy
@kilosophiakilobilgeligi
twitter
@felsefidanisman
facebook
Mehmet Altuğ Ersoy
www.felsefeyleterapi.com
Ещё видео!