İlk defa bir hakem canlı yayında yaptığı hatalardan dolayı bir teknik direktörden özür diledi.
Evet tarihi bir an...bugün her dakika tarih yazdıklarını iddia edenlerin tüm yaşam sürelerinden değerli iki dakikadır bu...Deniz Çoban'ın özürünün asıl nedeninin hikayesidir bu...Kapıcı çocuğu Rıza'nın hikayesi.
Tribünlerin ortalardan ikiye bölündüğü derbilerde gittim ilk maçıma. Bir Fener Beşiktaş maçıydı. Aklımda Metin'in uzun saçları bir de çığlıklarla küfreden amcalar kalmıştı. Korkmuştum çok ama çok da mutlu olmuştum. Hayatımda ilk defa o kadar insanı bir arada görmüştüm, ilk defa o kadar büyük bir çoşkuya şahit olmuştum. Sahada Rıza da vardı...Başı doğalından öne eğikti hep. Topu üstüne kapanarak inatla ve yıkılmadan sürer, ortaya hiç bakmadan, otomatik bir refleksle dibine vurur ve o top bir şekilde öyle bir "muz" yapardı ki, Metin'e, Ali'ye, Feyyaz'a kafayı vurmak kalırdı.
"1 2 3 GOL YETMEZ!
4 5 6 OLSUN!
METİN, ALİ, FEYYAZ KOYSUN!
BEŞİKTAŞ'IM ŞAMPİYON OLSUN!"
Bu gırtlak parçalayan nidaların yazarıydı Rıza...doğaldan öne eğikti başı...
Sivas'tan büyük şehre göçmüş bir kapıcının çocuğuydu Rıza...parasızlıktan okuyamayanlardan...
Bakkalda çıraklık yaptı futboldan önce...çok çalıştı...
Bir ayağı sakat babasına yardım etti, çöp topladı, sabahları ekmek, süt bıraktı İstanbul Gümüşsuyu'ndaki apartmanın her bir dairesinin kapısına...
En üst katlardan İnönü Stadı görülüyordu...Bazen dakikalarca bakardı...baktı.
Rıza o stadın zemininde çooook muz orta yaptı...Çok sevdiği takımı Beşiktaş üstüste 3 kez şampiyon oldu...Hatta namağlup şampiyon oldu...Hepsini olduran oydu.
Para görünce eli, babasına ev aldı, dedi bırak artık kapıcılığı... Baba bırakmadı...Yakın tarihe kadar ekmek süt servisi yaptı...Emekli oldu.
Futbolu bıraktıktan ortalama yıllar sonra, çok sevdiği Beşiktaş'ın teknik direktörü oldu...5.kattan seyretmeye benzer mi bilinmez ama saha kenarından seyretti ve yönetti çok sevdiği takımı.
Başarılı oldu...Çok sevildi, sevindi, sevindirdi.
Bir gün Kadıköy'de çoook çıktığı bir Fener maçına çıktı...Onun o sahaya döktüğü terin kilosu kadar yaşı olmayan bir grup hafiften varlıklı Fener taraftarı o tarihi pankartı açtı:
"Rıza efendi 2 ekmek, 1 süt!"
Şimdinin trollerinin papirüs kökeniydi sanki o pankart...Okuyanın yüreğini parçalayan, yazandan başkasını güldürmeyen cinsten.
Rıza'nın başı doğaldan eğikti...Maçına çıktı.
Onun çocukları o gün sahada bir destan yazdılar, futbol tarihin en büyük maçlarından biri yaşandı.
Kalecisi atılınca 9 kişi kalan takım, kaleye santraforu Pancu'yu koydu...Savaştı! Son dakikalarda attığı golle Fenerbahçe'yi Kadıköy'de 4-3 yendi.
Herkes ağlıyordu Beşiktaş'ta...Onun başı önüne doğaldan eğikti.
O utanç pankartının sahiplerini kimse bilmedi ve bir daha kimse öyle bir şey yazmadı.
Fenerbahçe'liler özür diledi Rıza'dan, gönülden...O hiç serzenmedi...Başı doğaldan eğikti.
Deniz Çoban hata yaptığını, istemeden de olsa Kasımpaşa'nın hakkını yediğini seyretti soyunma odasında...Biraz önce canlı yayına giderken görmüştü kapıcı çocuğunu.
Usulce çıktı odasından...Bugüne kadar kimsenin yapmadığını yapacaktı...Ayaklarının titremesi kararsızlıktan değil, gümbür gümbür atan vicdanındandı.
Çok sevdiği mesleğinden vazgeçmek üzereydi...Tereddütsüz.
Rıza karşısındaydı...Kapıcı çocuğunun başı eğikti.
Deniz Çoban ne dediğini hatırlamadı bile röportaj bittiğinde...Hatırladığı Rıza'nın o sımsıkı tesellisiydi...
Bilir misiniz? Çok merdiven çıkmak, çok yük taşımak bel kemiğini büker...O yüzden bir garip gözükür bize hamallar, kapıcılar.
Bir apartman dolusu sütün, ekmeğin ağırlığı ile o kadar merdiven çıkarsan, belin bükülür...doğalından.
Önünde yuvarlanan topun neresine vuracağını daha iyi gölürsün...O "muz" ortalar o sütlerin, ekmeklerin yan etkisiydi.
Metin, Ali, Feyyaz iki ekmek bir süt idi.
Deniz Çoban stadtan huzur içinde çıktı...
Hiiç konuşmadan...Stadın yanındaki bir apartmanın beşinci katına takıldı gözü...
Merdiven camından bakan bir çift göz görür gibi oldu...Doğalından eğik bir küçük vücudun üstünden bakan.
yazının alındığı yer www.sarapvepeynir.com
Ещё видео!