🎠 Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi, kah inerim yeryüzüne seyreyler alem beni. Âlemde ne varsa, insanda da vardır. İnsan âlemin içindedir, âlem insanın içinde...
Uzuncaburç
Hellenistik Dönem’de merkezi Uzuncaburç’un 4 kilometre doğusundaki Olba Territoriumu’nun ibadet yeri olan bugünkü Uzuncaburç yerleşim yeri, Roma Dönemi’nde, 72 yılında İmparator Vespesianus zamanında Olba’dan ayrılarak Diokaesareia (Tanrı-İmparator Kenti) adıyla özerk, kendi adına para basan kent durumuna gelmiştir. Bizans Dönemi’nin ardından Türkler buraya şehrin sembolü olan yüksek burcun (Hellenistik Kule’nin) ismini vererek “Uzuncaburç” demişlerdir.
Sütunlu Cadde
Tiyatronun önünden geçen sütunlu cadde, Zeus Tapınağı’nın yanında kent kapısından gelen diğer bir Sütunlu Cadde ile kesişmekte ve Tyche Tapınağı’nda son bulmaktadır. İS 1'inci yüzyıldan kalma Sütunlu Cadde’deki sütunların hepsi yıkılmıştır. Mimari parçalarının çoğu da yok olmuştur.
Tören Kapısı
İS 1'inci yüzyıldan kalma Tören Kapısı her biri 1 metre çapında ve 7 metre yüksekliğinde Korinth başlıklı sütunlarıyla heybetli bir yapıdır. Yarısı yıkılmış olan tören kapısının beş sütunu ayaktadır. Soli-Pompeiopolis ören yerindeki gibi sütun gövdelerinden çıkan konsolların varlığı bunlar üzerinde heykeller bulunduğunun kanıtlarıdır.
Zeus (Olbios)Tapınağı
Tören kapısından sonra antik çeşmeyi geçince Sütunlu Cadde’nin solunda bir avlu içerisindeki Zeus Tapınağı’na ulaşılır. I. Seleukos Nikator tarafından yaptırılmış olduğu düşünülen Zeus Tapınağı, Anadolu’da dört bir yanı Korinth tarzında tek sıra 36 sütunla çevrili, peripteros planlı, en eski tapınaklarından biri olarak, sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Romalılar tarafından da kullanılan tapınak, Hıristiyanlık Dönemi’nde, 5'inci yüzyılda yapılan değişikliklerle kiliseye çevrilmiştir. Cellası yıkılıp sütun araları örülmüş ve buralara kapılar konulmuş, doğusundaki sütunlar kaldırılarak yerlerine apsis eklenmiştir.
Tyche Tapınağı
Sütunlu Cadde’nin bitimindeki tapınak İS 1'inci yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Beşi ayakta olan, 6 metre yüksekliğindeki yekpare altı sütunun taşıdığı arşitravdaki yazıt, tapınağın kentin soylularından Oppius ile karısı Kyria tarafından yaptırılıp kente armağan edildiğini bildirmektedir.
Hellenistik Kule
Şehri çevreleyen surların kuzeydoğu kenarında bulunan beş katlı kule 16x13x23 metre ebatlarındadır. Her katı kendi içinde bölümlere ayrılmış olan kule, yöneticilerin yaşadığı bir mekan olduğu kadar tehlike anında bölge halkının sığındığı ve şehir hazinesinin korunduğu güvenli bir yer olarak da kullanılmaktaydı. Kapı üzerindeki yazıttan İÖ 3'üncü yüzyılın ikinci yarısında Tarkyares tarafından yaptırılmış olduğu anlaşılan kule, geçirdiği yangın sonucu Vali Petronius Faustinus’un emriyle İS 3'üncü yüzyılın sonlarında onarım görmüştür. Sikkelerin üzerinde tasvir edilen bu gözetleme ve barınma kulesi yüksek oluşu nedeniyle bugünkü beldenin ismine de kaynak olmuştur.
Olba Krallığı
Hellenistik Dönem’de Olba Krallığı’nın merkezi ve önemli bir ticaret şehridir. Olba aynı zamanda önemli bir dinsel merkez olmuştur. Özellikle Hıristiyanlık döneminde bu durum yazılı kaynaklar dışında dinsel mimari kalıntılarda da kendini göstermektedir. Bunlar Olba akropolisinin batısında bulunan büyük kilise kalıntısı, akropolis üzerinde yer alan bir çok küçük kilise kalıntıları ve su kemerinin bulunduğu akropolisin doğusundaki vadide geniş bir alana yayılan manastır kalıntıları sayılabilir. Olba piskoposluk merkezi olarak Erken Hıristiyanlık Dönemi'nde önemini sürdürmüştür. Bu dönemde Olba ve hemen yakınındaki Diokaesareia ayrı ayrı piskoposluk merkezleri olmuşlardır. Olba piskoposluğuda, Isauria’nın başpiskoposluk merkezi olan Seleukeia’nın alt birimi olarak diğer Isauria ve Kilikia piskoposlukları Diocaesereia, Kelenderis, Claudiopolis ile öteki piskoposluklar gibi 10. yüzyılın başından 7. yüzyıla kadar Antiokheia patrikhanesine bağlı olmuştur.
Olba’da bulunan, Septimus Severus zamanında yaptırılmış olan çeşme binasının yanı sıra diğer bir önemli eser ise nekropolün bulunduğu vadi üzerinde kurulmuş, 150 metre uzunluğunda, 25 metre yüksekliğindeki iki katlı su kemeridir. Bu su kemerinin korunması ve çevrenin gözetlenmesi için kuleler inşa edilmiş olması yapının önemini göstermektedir. İ.S. 199 Septimus Severus dönemine tarihlenen su kemerinin üzerindeki yazıtta “Olbalılar’ın Kenti” yazmaktadır. Antik çeşme ile aynı dönemde yapılmış olan bu kemerler Bizans İmparatoru II. Iustin yönetimi sırasında (566) onarım görmüştür. Çeşmenin yanında bulunan tiyatro binasından bazı oturma basamakları ile sahnenin bir bölümü günümüze dek kalmıştır. Nekropol alanında ise farklı mezar tipleri yer almaktadır. Bir tepenin üzerinde kurulmuş bulunan antik şehirdeki diğer kalıntılar arasında evlerde bulunmaktadır. Helenistik, Roma ve Erken Bizans Dönemleri’nde iskan görmüştür.
Ещё видео!