Şunu asla unutmayın; o alemlere rahmet olarak gönderilmiş bir peygamberdi, o yaradanın 'Habibim' diye seslendiği efendilerin efendisiydi. O hatem-ul enbiyaydı, o son peygamberdi, o miraçta peygamberlere namaz kıldıran imamdı, o insanlığın kılavuzuydu, rehberiydi, önderiydi. Onu ve ashabını aç bıraktılar, zulüm ettiler, işkencelerden geçirdiler, tahkir ettiler, dışladılar, toplumun dışına ittiler. Dayanamadı, o çok sevdiği, mükerrem sıfatlı Mekke'yi, evini, yurdunu terk etmek zorunda kaldı. Sığındığı bir mağarada yol arkadaşı Hz. Ebubekir efendimiz, onun hüzünlendiğini görünce dudaklarından şu ilahi mesajlar döküldü; 'la tahzen innallahe meane-Korkma, çekinme, üzülme, hüzünlenme ye'se kapılma Allah bizimle beraberdir' dedi. İşte o emniyet şuuru, o sabır ve tahammül, o iki yolcuyu mağaradan sağ salim çıkardı. Halbuki düşmanlar mağaranın ağzındaydılar. Medine'ye vasıl oldular. O sabır ve tahammül, Medine'de bir medeniyeti inşa etti. O sabır ve tahammül Hz. Peygamber ve yol arkadaşlarına fethi mübini, Mekke'nin fethini, zaferi nasip etti. İşte imam hatiplerin, imam hatip mensuplarının da yolu budur.
LÂ Tahzen İnnallâhe Meanâ..
Korkma!
Çekinme!
Üzülme!
Hüzünlenme!
Yeise Kapılma!
Allah Bizimle Beraberdir!
![](https://i.ytimg.com/vi/gooRllwlAjo/maxresdefault.jpg)