Ayrıcalıklardan yararlanmak için bu kanala katılın:
[ Ссылка ]
ipek bilgin 24 mart 1956da dünyaya geldi. uzun süre ankara devlet tiyatrosunda görev yapan bilgin ankara üniversitesi oyunculuk bölümünde bir çok öğrenci yetiştirdi. ankara devlet tiyatrosundan emekli oldu. oyunculuk için yaratılmış gibi gözüküyor aslında ama o kendisini doğuştan yetenekli olanlardan görmüyor. milliyet sanata verdiği röportajda yetenek açısından şanslı doğanlardan olduğunuzu söyleyenler var. siz de öyle düşünüyor musunuz kendiniz için sorusuna şöyle karşılık vermişti: hayır, ben o gruptan değilim. o grupta mesela engin günaydın, demet akbağ, metin akpınar hatta haluk bilginer, bunları kafadan ayırt edersin. bunların okula gitmesine falan gerek yoktur. ben konuyla çok ilgilenmiş olduğum için, konuyu hiç bırakmamış olduğum için kendini yetiştirmiş olan gruptanım. tamam, içimde bir oyuncu var, ben saatlerce tavla oynarım, kağıt oynarım, hiç sıkılmam, satranç oynarım, aklına gelebilecek her türlü oyun. ama onlarınki gibi bir şey değil benimki. benimki çalışa çalışa, yapa yapa ne olduysa işte olduğu kadar.
televizyon ekranlarında onunla tanışmamız her ne kadar geç olsa da, tiyatro izleyicileri onu yakından tanır çünkü kendisi ankara devlet tiyatroları'nda yıllarca oyunculuk yaptı. yıllarını tiyatroya adamış usta bir sanatçı ipek bilgin. çok güzel anılar biriktirdi bu yıllarda. dario fo yu 3 sene oynamış artık bütünleşmişti adeta. ilk kez bu oyunda sayısıztebrik almıştı. ay ışığında şamata adlı oyunda utanması gerekiyordu ve her oynadığında kıpkırmızı oluyordu. çamaşırhane deyse sağır ve dilsiz birini oynamıştı. izleyiciler onu gerçek müstahdem zannetmişti. bu günlere kolay gelmemişti ama her çalışmasında kendisine bir şeyler katarak ilerliyordu. kariyerine baktığımızda karar kimin, buzcu geliyor, sıla, çamaşırhane, gılgamış, geyikler lanetler, sıradan bir gün, bur yağmala yeniden, festan, kalp düğümü ve sırça gibi oyunları sayabiliriz. 2000 yılındaki 48. sanat kurumu tiyatro ödülleri'nde en iyi kadın oyuncu ödülü'ne layık görüldü.
o, herkesin kendisinden ders almak isteyeceği muhteşem bir oyuncu çalıştırıcısı. aynı zamanda da oldukça başarılı bir çevirmen. oyunculuk onun tarifine göre "bir nefes alma biçimi". hatta oyunculuk yapmayı şöyle tanımlamış: "biz oyunculuğu başkalarının dertlerini anlatmak için ve empati kurulabilsin diye yapıyoruz.’’ hocalık yönü de hayli dikkat çekici. misal ona öğrencileri yıllardır ismiyle hitap ediyor. hürriyete verdiği röportajda bu konuyla ilgili şunları söylemişti: oyunculuk eğitmenliğinde, türk terbiye sisteminin verdiği bir hiyerarşik yapı vardır. ama bu bir paylaşma biçimi, karşıdakini eğitme biçimi değil. abla, hanım, hoca gibi hitaplarda bir mesafe giriyor ve kendi gibi davranamıyor karşıdaki. 1990’dan beri bütün öğrencilerim de ipek der. eşit bir ilişki olması lazım.
dizi film sektörüyle 2000lerin başında tanışan ipek bilgin 2005te hırsız poliste maide olarak karşımızdaydı. aynı dönemlerde iki genç kız, çinliler geliyor ve hokkabaz adlı filmlerde rol aldı. ne kadar usta bir oyuncu olduğunu birkaç projeyle belli etmişti. yıllarca dizi ve filmlerden uzak kaldıktan sonra neden böyle bir geçiş yaptığını milliyet sanata verdiği röportajda şöyle anlatmıştı usta oyuncu: hayatımın bir dönemine kadar popüler kültürle pek meşgul olmuyordum. fakat ondan sonra bunun artık hayatın kaçınılmaz bir yüzdesini oluşturduğunu kabul etmek zorundasın, hatta giderek o yüzde arttı. dolayısıyla "uzak kalmamak lazım herhalde," diye düşündüm. ama en önemli faktörlerden birini söyleyeyim, para. çünkü maaşımın dört mislini almaya başladım bir anda.
bıçak sırtında rana karakteriyle izleyiciyle buluştu. 2009-2010 yıllarındaysa o unutulmaz karakter geldi. ezel dizisinde görme engelli meliha uçar karakteriyle türk halkının hafızasına kazındı. censu dere, kenan imirzalıoğlu, yiğit özşener, tuncel kurtiz, barış falay, sedef avcı, bade işçil, sarp akkaya gibi isimlerin rol aldığı dizi o dönem milyonları ekrana kilitliyordu. ipek bilginse bu başarılı projede görme engelli bir karakteri öyle ustaca oynuyordu ki, izleyiciler onun gerçekten göremediğini düşünmeye başlamıştı. bir insan nasıl böyle konsantre olabilir, görme engelli birini nasıl bu kadar iyi anlayabilir? işte bu hem yetenek hem de yılların tecrübesiyle olabilirdi ancak. bu karakter tam bir fenomen oldu diyebiliriz. öyle ki dizinin üstünden yıllar geçmesine rağmen ezelin kör annesi meliha bile’ diye başlayan pek çok paylaşım yapılıyor. ezelin kendisi bile bu kadar gündeme gelmiyor. ipek bilgin bu yapımın ardından leylanın evi, hükümet kadın, koyu kırmızı, kelebeğin rüyası, 20 dakika, gönül işleri, meryem, analar ve anneler, istanbul kırmızısı gibi yapımlarda rol aldı. her projesinde çıtayı daha yukıarı taşıyan ipek bilginin unutulmaz karakaterlerinden bir diğeriyse istanbullu gelin dizisi oldu.

свернуть