Kaynak: [ Ссылка ]
@saidsasmaz @hisarkapisi
Okunan Bölüm
Beşinci Risale olan Beşinci Mes'ele
Şükür Risalesi
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
وَ اِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, tekrar ile
اَفَلَا يَشْكُرُونَ ٭ اَفَلَا يَشْكُرُونَ ٭ وَسَنَجْزِى الشَّاكِر۪ينَ ٭ لَئِنْ شَكَرْتُمْ لَاَز۪يدَنَّكُمْ ٭ بَلِ اللّٰهَ فَاعْبُدْ وَ كُنْ مِنَ الشَّاكِر۪ينَ
gibi âyetlerle gösteriyor ki: Hâlık-ı Rahman'ın ibadından istediği en mühim iş, şükürdür.
Furkan-ı Hakîm'de gayet ehemmiyetle şükre davet eder.
Ve şükür etmemekliği, nimetleri tekzib ve inkâr suretinde gösterip فَبِاَىِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ fermanıyla, Sure-i Rahman'da şiddetli ve dehşetli bir surette otuzbir defa şu âyetle tehdid ediyor.
Şükürsüzlüğün, bir tekzib ve inkâr olduğunu gösteriyor.
Evet Kur'an-ı Hakîm nasılki şükrü netice-i hilkat gösteriyor; öyle de Kur'an-ı Kebir olan şu kâinat dahi gösteriyor ki: Netice-i hilkat-i âlemin en mühimmi, şükürdür.
Çünki kâinata dikkat edilse görünüyor ki: Kâinatın teşkilatı şükrü intac edecek bir surette herbir şey, bir derece şükre bakıyor ve ona müteveccih oluyor.
Güya şu şecere-i hilkatin en mühim meyvesi, şükürdür.
Ve şu kâinat fabrikasının çıkardığı mahsulâtın en a'lâsı, şükürdür.
Çünki hilkat-i âlemde görüyoruz ki; mevcudat-ı âlem bir daire tarzında teşkil edilip, içinde nokta-i merkeziye olarak hayat halkedilmiş.
Bütün mevcudat hayata bakar, hayata hizmet eder, hayatın levazımatını yetiştirir.
Demek kâinatı halkeden zât, ondan o hayatı intihab ediyor.
Sonra görüyoruz ki; zîhayat âlemlerini bir daire suretinde icad edip, insanı nokta-i merkeziyede bırakıyor.
Âdeta zîhayatlardan maksud olan gayeler onda temerküz ediyor; bütün zîhayatı onun etrafına toplayıp, ona hizmetkâr ve musahhar ediyor, onu onlara hâkim ediyor.
Demek Hâlık-ı Zülcelal, zîhayatlar içinde insanı intihab ediyor, âlemde onu irade ve ihtiyar ediyor. Sonra görüyoruz ki; âlem-i insaniyet de, belki hayvan âlemi de bir daire hükmünde teşkil olunuyor ve nokta-i merkeziyede rızık vaz'edilmiş.
Bütün nev'-i insanı ve hattâ hayvanatı rızka âdeta taaşşuk ettirip, onları umumen rızka hâdim ve musahhar etmiş.
Onlara hükmeden rızıktır.
Rızkı da o kadar geniş ve zengin bir hazine yapmış ki, hadsiz nimetleri câmi'dir.
Hattâ rızkın çok enva'ından yalnız bir nev'inin tatlarını tanımak için, lisanda kuvve-i zaika namında bir cihaz ile, mat'umat adedince manevî ince ince mizancıklar konulmuştur.
Demek kâinat içinde en acib, en zengin, en garib, en şirin, en câmi', en bedî' hakikat rızıktadır.
Şimdi görüyoruz ki: Herşey nasılki rızkın etrafında toplanmış, ona bakıyor; öyle de rızık dahi bütün enva'ıyla manen ve maddeten, halen ve kàlen şükür ile kaimdir, şükür ile oluyor, şükrü yetiştiriyor, şükrü gösteriyor.
Çünki rızka iştiha ve iştiyak, bir nevi şükr-ü fıtrîdir.
Ve telezzüz ve zevk dahi gayr-ı şuurî bir şükürdür ki, bütün hayvanatta bu şükür vardır.
Yalnız insan, dalalet ve küfür ile o fıtrî şükrün mahiyetini değiştiriyor; şükürden, şirke gidiyor.
Mektubat (RNK) - 392
►►► Hisar Kapısı sosyal medya hesapları
Facebook▶️ [ Ссылка ]
Instagram▶️ [ Ссылка ]
Twitter ▶️ [ Ссылка ]
►►► Said Şaşmaz sosyal medya hesapları
İnstagram ✅ [ Ссылка ]
Facebook ✅ [ Ссылка ]
Twitter ✅ [ Ссылка ]
►►► Sosyal medyada bizi takip edin.
╚► Risale-i Nur Dersleri
╚► [ Ссылка ]
╚► Yeni videolarımızdan haberdar olmak için “ABONE OLUN” yazan butondan kanalımıza abone olmayı unutmayın.
╚► Videolarımızın daha fazla kişiye ulaşması için videoyu beğenip paylaşabilirsiniz.
#saidşaşmaz #hisarkapısı #risale #risaledersleri #sohbet
![](https://i.ytimg.com/vi/piXGpalSrNw/maxresdefault.jpg)